14 Mart 2013 Perşembe

Gelecek, Nasıl Gelecek?

Yarın bir muamma. İnsan evladının bilinmeyene karşı duyduğu korku ve merak ise had safhada. Geleceği hem bilmek isteriz hem de duyacaklarımızın hiç de hoşumuza gitmeyeceği ihtimalinden korkarız. Buna rağmen fal bakmayı bilen birini duyduğumuzda heyecana kapılır, "acaba bilecek mi" merakıyla kendisini bulur, söylediklerinden nasibimizi alırız.




Geleceği önceden bilme tutkusu elbette yeni bir furya değil. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu güdü, imparatorların, hükümdarların ve devlet büyüklerinin, danışmanları arasında kahinlere de yer vermesine neden olmuştur. "Tüm erkek çocukları katledile" fetvası gibi tarihe yön veren kararların alınmasında, şüphesiz mistik güçlerin katkısı yadsınamaz.

Şimdi ise daha çok modern şehirli kadınlara, "fala inanma falsız da kalma" düsturu ile mal edilse de fal baktırmak, kadın ve erkek ayırt etmeden herkesin içinde sakladığı bir tutku olmaya devam ediyor bence. Erkekler sosyal konumları ve imajları gereği bu isteği bastırmak zorunda hissediyorlar kendilerini ve arada sırada dost meclislerinde şaka ile karışık yaptıkları "heheheheeh hiç inanmam ama eğlencesine bir bak bakalım ne göreceksin" temalı konuşmalarından, bunu gayet net bir şekilde anlayabiliriz. 

Bu arada bu son söylediğim tespit, bence buz dağının görünen kısmı. Görünmeyen kısmı ise ondan çok daha büyük ve geniş bir alanı kaplıyor. Yani diyorum ki, yarın öbür gün "çok bilen falcılar top 10" listesinde üst sıralarda yer alan bir falcıyı ziyarete gittiğinde eski erkek arkadaşını ya da ofisteki "cool" elemanı görürsen hiç şaşırma şekerim; benden söylemesi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder